Yurtiçi swaplar eridi, sıra ülkelere geldi

Ekonomim’in haberine göre, Türkiye’de geçen yıl genel seçim öncesinde uygulanan düşük faiz politikası ve ekonomistlerin tanımıyla ‘kontrollü kur’ döneminde döviz satışlarıyla oluşan rezerv erimesine karşılık yurtiçi ve yurtdışı swaplara yöneldi.

Merkez Bankası yurtiçi bankalara TL verip karşılığında altın ve döviz aldı, diğer ülke merkez bankalarıyla yerel para birimleriyle swap anlaşmaları imzaladı. Bu iki işlem rezervlerde yer aldı ve olduğundan daha iyi görünmesini sağladı. Merkez Bankası dün, bankalara gönderdiği yazı ile döviz karşılığı TL swap işlemlerine bugünden itibaren son vereceğini bildirdi. Ancak diğer ülke merkez bankalarıyla 23.1 milyar dolar swap anlaşmaları bulunuyor. Ekonomistler temiz ve güven veren bilanço için Merkez Bankası’nın artık bunları sona erdirmesi gerektiğini vurguluyor.

YURTİÇİ SWAPLAR 64,5 MİLYAR DOLARDAN DÜŞTÜ

Merkez Bankası, 2019 yılından itibaren uygulanan geleneksel olmayan para politikası, yüksek enflasyon, artan döviz kuru ortamında rezervlerinden satış yaparak döviz kurlarını tutma çabasını sürdürüyordu. Bu çaba döviz rezervlerinde hızlı bir erimeye yol açarken sıkı para politikası uygulamak yerine yurtiçi ve yurtdışı swap anlaşmalarıyla rezervlerin ekonomistlerin deyimiyle ‘makyajlanması’ başladı. Bu swap işlemleri nedeniyle ekonomistler Merkez Bankası rezervlerine swap hariç olarak bakmak zorunda kaldı, çünkü Merkez Bankası’nın gerçek rezerv yeterliliği bu işlemler nedeniyle toplam veya net rezervlerden anlaşılamıyordu.

Yurtiçinde bankalarla yapılan swap işlemlerinde Merkez Bankası TL veriyor bankalardan ise döviz ve altın alımı yapıyordu. Bu miktarlar oldukça yüksek seviyelere ulaşmıştı. Yeni Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminin geleneksel para politikasına geçişi ve kararlı uygulamalarıyla Merkez Bankası’nın yurtiçi bankalarla yaptığı swap stoku 2023 yılı zirvesi olan 64.5 milyar dolardan 144 milyon dolara geriledi. Bu durum hem yurtiçi hem de yurtdışı piyasa uzmanlarınca olumlu karşılandı.

DİĞER ÜLKELERLE 23,1 MİLYAR DOLARLIK SWAP VAR

Hatırlanacağı üzere Merkez Bankası ilk olarak Çin ile her üç yılda bir yenilenen swap anlaşması imzaladı. Bu yenileme en son Haziran 2021’de yapıldı miktarı ise 6 milyar dolar seviyesinde. Güney Kore ile 2 milyar dolar, Katar ile yine Aralık 2021’de 3 yıllık olarak yenilenen 15 milyar dolar karşılığı swap anlaşmaları imzalandı. Birleşik Arap Emirlikleri ile ise 5 milyar dolar seviyesinde bir swap anlaşması bulunuyor ki 2022 yılında imza atıldı. Bu swap anlaşmaları Merkez Bankası bilançosunda yükümlülük veya aktifinde görülmese de rezerv hesabında dolar karşılığı olarak yer alıyor.

Bankacıların yaptığı hesaba göre 12 Temmuz itibariyle ülke merkez bankalarına swap yükümlülüğü 23.1 milyar dolar seviyesinde, işlemin TL karşılığı 756 milyar yükümlülüklerde rezerv para içinde bulunuyor. Bilançoda görünmediği halde rezerv hesabında diğer lüke merkez bankaları swap işlemlerinin bulunması Merkez Bankası’nın rezervleri konusunda tartışmaların da sürmesine neden oluyor. Ekonomistler halen daha swap hariç net rezerv hesabıyla Merkez Bankası’nın rezerv yeterliliğini hesaplıyor. Swap hariç net rezervler yerel seçimlerin ardından sürekli bir yükseliş trendinde ve bankacıların hesaplamasına göre 19 Temmuz ile biten hafta itibariyle 23.1 milyar dolara yükseldi. Yani artık swap hariç rezervler de pozitif tarafta ve Merkez Bankası rezerv biriktirmeye de devam edecek. Ekonomistlerin yaptığı yoruma göre artık diğer ülke merkez bankalarıyla swap işlemlerinin bitirilmesi için hiçbir engel kalmadı.

TEMİZ BİLANÇO YATIRIMCIYA GÜVEN VERİR

Ekonomist Uğur Gürses bu konuyu ilk gündeme getiren oldu. Gürses, yurtiçi bankalarla yapılan swap işlemlerinin 144 milyon dolar gibi oldukça düşük bir seviyeye gerilediğine dikkat çekerek “2019’dan bu yana, eritilen rezervlerin ve ucuza TL borç vermenin ‘işlevsel’ mekanizması son bulmuş oldu. Sıra ülke swaplarında. Bunların da kapatılmasıyla ‘makyaj’ sona erecektir” dedi. Gürses, diğer ülkelerle yapılan depo hesabı ile diğer ülke merkez bankaları ile yapılan swap işlemlerinin farklı olduğuna işaret ederek “Depo hesapları bilanço içinde görünüyor, hem yükümlülükte hem de aktifte. Ancak Katar gibi ülkelerle yapılan swap anlaşmaları bilanço dışında kalırken rezerv olarak yazılıyor. Bu 23 milyar doları aşan kısım bilanço dışı yükümlülük” diye konuştu.

Gürses, döviz satışlarının yol açtığı rezerv azalışlarını gizleme amaçlı olarak 2019’dan bu yana diğer ülke merkez bankaları ile swap işlemlerinin başladığını hatırlatarak şunları söyledi: “Örtülü döviz satışlarının yarattığı rezerv erimesini gizlemek içindi bu işlemler. Swap işlemleri hem yurtdışı yabancı merkez bankalarından hem de içerdeki bankalarla yapıldı. Yurtiçi bankalarla olan kısmı bitti. Şimdi yurtdışı bankaların da kapatılması lazım ki Merkez Bankası doğru düzgün bir bilanço fotoğrafı sergilesin, temiz bir bilanço ortaya koysun. Böylece hem vatandaşa hem de yurtdışı yatırımcılara temiz bilanço ile güven sunsun. Benim tahminim kur korumalı mevduatlar belirli ölçüde eridikten sonra bu swapların da kapatılacağı yönünde.”

DEPO HESAPLARINDA İLK KAPAMA 5 MİLYAR DOLAR İLE BAE’NİNKİ OLDU

Merkez Bankası bilançosunda görünen depo hesaplarında da dış yükümlülükleri azaltma kapsamında ilk adımı attı. Dün sabah yapılan açıklama ile Merkez Bankası döviz rezervlerinin yönetimi kapsamında dış yükümlülüklerini azaltmak amacıyla uluslararası depo alım sözleşmelerini gözden geçirdiğini, bu kapsamda geçen yıl Suudi Arabistan’dan alınan 5 milyar dolar tutarındaki depo alım işlemini sonlandırdığını açıkladı. TCMB tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre Saudi Fund for Development ile yapılan depo işlemi karşılıklı mutabakat ile sonlandırıldı. TCMB, depo bakiyelerinin azaltılması yoluyla dış yükümlülüklerin “son dönemde” yaklaşık 7 milyar dolar karşılığı iyileştiğini belirtti.

QNB Finansbank Baş Ekonomisti Erkin Işık depo tutarının en son 19 Temmuz için açıklanan TCMB vaziyet bilançosunda 21.1 milyar dolar seviyesinde gözüktüğüne işaret ederek “Mayıs ortasında göre 1.7 milyar dolarlık düşüş dikkatimizi çekmişti. Özellikle 24 Mayıs haftasında depo tutarında 1.2 milyar dolarlık yüklü bir düşüş vardı ki bunun sebebi açıklanmamıştı. Suudi Arabistan ile depo işleminin kapanması sonrasında toplam tutar 16 milyar dolar civarına gerileyecektir. Bu doğrultuda, brüt rezerv de benzer tutarda düşecek, ancak net rezerv etkilenmeyecektir. Depo işlemlerinin yanında, yabancı merkez bankaları ile yapılan 23.1 milyar dolarlık da swap işlemi bulunmaktadır ki bunlar da zaman içerisinde kademeli olarak azaltılacaktır. Bu işlemleri dikkate aldığımızda, TCMB’nin döviz rezervi biriktirmeye devam etmesi gerektiği anlaşılıyor” dedi.

TL KARŞILIĞI ALTIN SWAP İTHALATI NASIL ETKİLEYECEK?

Merkez Bankası önceki gün PPK sonrasında bankalara gönderdiği yazı ile TL karşılığı altın ve döviz swap ihalelerine başlayacağını duyurdu bu yeni swap işlemi TCMB’nin spotta döviz ve altın satışı yaparak fazla TL likiditeyi çekmesi anlamına gelirken, vadede ise döviz alış işlemini ifade ediyor. TCMB’nin yeni başlatacağı satım yönlü döviz ve altın swap ihaleleri sistemdeki fazla likiditeyi azaltacak bir adım olarak yorumlanıyor ancak uzmanlara göre tek hesap bu değil. Piyasadaki likidite fazlası önceki gün itibarıyla yaklaşık 180 milyar TL. Uzmanların verdiği bilgiye göre Merkez Bankası’nın altın alımı ithalat kapsamında değerlendirilmiyor rezerv artışı olarak görünüyor. Altın ithalatına getirilen kotalar nedeniyle Merkez Bankası’nın isteyen bankalara altın satarak karşılığında TL alması hem TL likiditeyi azaltacak hem de altın ithalatı verilerinin de azalmasını sağlayacak.

Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Orkun Gödek de son 1 yılda, özellikle de son 6 ayda Merkez Bankası’nın iletişim anlamında çok ciddi hamleler yaptığını belirterek “Öngörülebilirlik arttıkça oynaklık azalıyor. Politika metinleri neredeyse hiç tartışılmıyor. Çok güzel. Çok değerli. Naçizane önerim, önceki gün PPK metni peşine ajansa düşen satım yönlü TL swap ihaleleri konusunda biraz daha fazla iletişim kurulması. Belki planlanıyor dahi olabilir. Bilmiyorum. Açıkçası; boyutu, etkinliği, TL likidite fazlasında yeni dönemde tek aracın bu olup olmayacağı, brüt-net rezerv etkisi gibi konularda daha fazla detaya ihtiyaç var. Anlatılmasından zarar gelmez. Henüz bilançoyu yeni sadeleştirirken, bunların bilgilendirmesi olası kafa karışıklığını süre hiç uzamadan engellemiş olur” diye konuştu.

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir